Ulusal Manşet - Türkiye'den Haberiniz Olsun

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ensar Vakfının 38. Genel Kurulu'nda konuştu

Yaşam

Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada, Ensar Vakfının 38. Genel Kurulu'nun hayırlara vesile olmasını temenni ederek, tüm imkansızlara, zorluklara, engellemelere rağmen tamamen inançla, ihlasla, samimiyetle yürütülen bir mücadele hedefine nasıl ulaşır, bunun müşahhas örneğini karşısında gördüğünü dile getirdi.

Önceki gün Kasımpaşa'da ÖNDER'in imam hatipliler buluşmasında yine benzer bir manzaraya şahit olduğunu ifade eden Erdoğan, bu vesileyle tüm Müslümanların Ramazan-ı Şerifini tebrik ederek, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bu mübarek ayın bereketinden istifade edileceğini belirtti. 

Duaların, ülkenin ve milletin, birliği, beraberliği, istiklali, geleceği için mücadele eden, çalışan, gayret gösteren herkes için olduğunu aktaran Erdoğan, "Dualarımız dünyanın dört bir yanında zulme uğrayan, acı çeken, baskı altında yaşayan Müslümanların kurtuluşa ulaşması içindir. Dualarımız İslam aleminin içinde bulunduğu fitne çukurundan bir an önce çıkabilmesi içidir. Dualarımızın tüm Müslümanların dinimizin nefasetine, yüceliğe uygun iklime bir an önce kavuşması içindir. Ramazan ayı ve bu ay içinde bulunan bin aydan hayırlı Kadir Gecesi hürmetine, Rabbimden dualarımızın kabulünü niyaz ediyorum. " diye konuştu.

BU MÜCADELE BİZE ÇOK ÖNEMLİ SORUMLUKLAR YÜKLÜYOR

Vakıf, dernek, parti gibi kuruluşlarda yapılan hizmetlerin, her şeyden önce gönül işi, aşk işi, bir sevgi ve sevda işi olduğunu anlatan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Eğer yaptığınız hizmete, o hizmeti yürüttüğünüz kurumun doğruluğuna inancınız yoksa, bu görevler sürdürülemez. Gençliğimizde imam hatiplere, bu okullarda yetişen nesillere olan umudun verdiği güçle, 60 yaşındaki, 70 yaşındaki piri fanilerin nasıl kollarını sıvayıp, hizmete koştuklarını bilirim. Merhum Ali Ulvi Kurucu üstadımız, hatıralarında amcası Hacı Veyiszade başta olmak üzere bu yolda gerçekten çok büyük mücadele vermiş olan büyüklerimizi şu şekilde tarif ediyor; 'İnsanlığa rehber olan alemde büyükler, milletleri ruhuyla asırlarca sürükler.'. Milletleri asırlarca arkalarından sürükleyecek eserler ortaya koyan büyüklerimizin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. Bu mücadele bize çok önemli sorumluklar yüklüyor. Gece yatakhanede üstümüzü gelip örten o 60-70 yaşındaki büyüklerimizi unutmamız mümkün değil. Adeta anne-baba şefkatiyle yatakhanemize girer, açılan yorganlarımızı tekrar üstümüzü örtmek suretiyle takip ederler."

HALA SOSYAL VE KÜLTÜREL İKTİDARIMIZ KONUSUNDA SIKINTILARIMIZ VAR

Siyasi olarak iktidar olmanın başka bir şey, sosyal ve kültürel iktidarın ise başka bir şey olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Biz 14 yıldır, kesintisiz hamdolsun siyasi iktidarız ama hala sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var. Elbette çok sevindirici, ümit verici gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. İmam hatiplere olan ilginin artması, tüm okullarda Kur'an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, Osmanlıca gibi derslerin seçmeli olarak okutulması başlı başına çok güzel şeyler. Bunlar önemli gelişmeler. Bununla birlikte ülkemizin ihtiyacı, milletimizin talebi, bizim hayalimiz olan nesillerin yetiştirilmesi konusunda hala pek çok eksiğimiz bulunuyor. Dilimizden tarihimize kadar birçok alanda ecdadımıza ve kültürümüze duyulan husumetin ürünü bir yaklaşımla hazırlanmış olan müfredatlar daha yeni yeni değişiyor. Medyadan sinemaya, bilim teknolojiden hukuka kadar pek çok alanda hala en etkin yerlerde ülkesine ve milletine yabancı zihniyetteki kişilerin, ekiplerin, hiziplerin bulunduğunu biliyorum. Açıkça söylemek gerekirse bu durumdan da büyük üzüntü duyuyorum."

Dün hedeflerinin belki sadece bir avuç inançlı, imanlı, bilgili, birikimli nesil yetiştirmek olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bugün ise hem bulunduğumuz yer çok farklıdır hem de hedeflerimiz çok çok farklıdır. Elimizde böyle bir imkan varken, hala pek çok yeri boş bırakıyor olmamız, aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Bu konuda Ensar Vakfımıza ve aynı doğrultuda faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarımıza çok büyük görevler düşüyor. Çünkü insan yetiştirmek her şeyden önce inanç, adanmışlık, sabır ve süreklilik gerektirir. Büyüklerimizin, ağabeylerimizin ellerinin altında belki yeterli bina, araç gerek, bunları temin edecek paraları yoktu ama davalarına olan bağlılıkları, hepsinin üstesinden gelmelerine yetiyordu. Onlar güçlerini inançlarından ve milletimizden alıyordu. Milletimiz onların hasbiliğini gördükçe, yüreğini ve imkanlarını kendilerine giderek daha çok açtı. Bugün hamdolsun her türlü imkan var. Tek eksiğimiz, bunları hizmete dönüştürecek adanmış kadrolardır. Elbette bugün de gerçekten çok büyük fedakarlıklarla çalışan, her yaştan, her kesimden arkadaşlarımız, kardeşlerimiz olduğunu biliyorum. Ama artık biz 80 milyon insanın tamamına ulaşmayı hedefleyen bir hareketiz, bunun farkında olmamız gerekir. Bizi birçok şeyler yıldırmamalı. Birçok şeyler bizi aldatmamalı. Daha da ötesi umudunu bize bağlamış, gözünü ve gönlünü bize kilitlemiş yüz milyonlarca mazlumun sorumluluğunun üzerimizde olduğunu, unutmamalıyız. Bizim sınırlarımız da 780 bin kilometrekare değildir bunu da böyle bilmemiz lazım. Bundan sonra çalışmalarımızı, bu anlayışla yürütmek mecburiyetindeyiz. Bize verilenle yetinmek yerine, amacımızın gerektirdiği kadarını yaparak, yolumuza devam etmeliyiz. Dünyanın hızla değiştiği, ülkemizin de bu değişimin merkezinde bulunduğu bir dönemde başka türlü davranma şansımız yoktur." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasında gençlere seslenerek, "Bayrak yarışında nöbeti yakında sizler devralacaksınız. Doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün, hak ile batılın mücadelesinde safını belirlemek, her bir gencimizin kendi elindedir." dedi.

Erdoğan, kendilerinden önceki nesillerin tek parti CHP'sinin zulmüne göğüslerini gerdiklerini, ardından 1960 darbesinin üzerlerinden bir silindir gibi geçtiğini, 1970'li yılların alaca karanlık kuşağında pek çok arkadaşlarını kaybettiklerini söyledi. 

Kendilerinin 1980 darbesine maruz kalan neslin içinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, "28 Şubat döneminin zulmünü, o günleri bizzat yaşayanlardan dinlemişsinizdir. En son 15 Temmuz darbe girişimini hep birlikte yaşadık. Bugüne kadar milletimize yaptıkları her kötülük, yanlarına kar kaldı sananlar, 15 Temmuz gecesi tarihi bir ders aldı." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, dün akşam şehit yakınları ve gazilerle bir iftar yaptıklarını, bu iftarda masalarında bir hanımın bulunduğunu, bu kişinin 15 Temmuz gecesinde gazi olduğunu, eşinin de şehit olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

"Şu anda o gazi haliyle akşam orada yine kararlılıkla geleceğe kendini hazırlamanın gayreti içerisindeydi. İşte bu ruh, bu şuur, bizim için bu çok önemli. Dikkat ediniz, Türkiye bu noktaya çok uzun, çok yorucu, bedeli çok ağır bir mücadelenin sonunda geldi. Milletimiz darbecilerin, cuntacıların, ipin ucu başka güçlerin elinde olan kuklaların kendisine ve ülkesine neler yapabileceğini pek çok tecrübenin sonunda gördüğü için bu defa aynı oyuna izin vermedi.

15 Temmuz'un en büyük kahramanlarından biri de gençlerimizdir. Geçmişteki o acı hatıraları bizzat yaşamadıkları halde darbe teşebbüsü anlaşılır anlaşılmaz takdire şayan bir sezgiyle gençlerimiz hemen harekete geçtiler. Tankların altından girip üstünden çıkmaktan, darbeci hainlerin üzerine gidip işgal ettikleri yerleri kurtarmaya kadar gençlerimiz hep ön saftaydılar. Birilerinin artık 'yeni nesillerden millete ve ülkeye hayır gelmez' dediği gençler, o gece böyle söyleyenleri mahcup ettiler. O gece oraya gelenler, Gezi parkının gençleri değildi. Bunu iyi görmemiz lazım. O gece oraya gelenler, vatanını seven, milletini seven, bayrağı, ezanı için yola koyulan gençlerdi. Burada bir güzellik var, önem var."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarının İstanbul'un fethinin 564. yıl dönümü ve fethin gençlerin en büyük zaferi olduğunu söyledi.

Zaferin kumandanının 21 yaşındaki bir genç, Fatih Sultan Mehmet Han olduğunu dile getiren Erdoğan, Arif Nihat Asya'nın Fetih şiirinden şu dizeleri okudu:

"Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden / Senin de destanını okuyalım ezberden / Haberin yok gibidir taşıdığın değerden / Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın / Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın / Delikanlım, işaret aldığın gün atandan / Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan / Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan / Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın / Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın." 

GELECEĞİMİZ İÇİN UMUT BU GECEDE YAŞANMIŞTI

"Birileri bizim gençliğimizin taşıdığı değerden habersizdi. Bizim gençliğimizin hangi değerlerini taşıdığını onlar bilmiyordu. İşte 15 Temmuz bu kesimlere gençlerimizin nasıl bir cevhere sahip olduğunu göstermiştir. Allah'a hamdolsun. İstanbullular, fethedecek ruha sahip nice gençlerimiz olduğunu bizzat gördüler. Ankara gördü, Türkiye'nin 81 vilayeti gördü. Hamdolsun." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşte geleceğimiz için umut bu gecede yaşanmıştı. İnanıyorum ki bundan sonra da yaşanacak. Artık 2053 vizyonumuz bir temenniden ibaret olmaktan çıkmış, gençlerimizin gerçekleştirebileceklerine inandığımız yeni kızıl elmamız haline dönüşmüştür, hamdolsun. Biz de 16 Nisan halk oylamasında seçilme yaşını ne yaptık? 18'e indirerek, gençlerimize olan güvenimizi gösterdik. Birileri gençliğimizi bir yerlere layık göremeyebilir ama biz gördük ve millet 'Eyvallah' dedi, gördü. Şimdi daha çok çalışacağız. Bizim gençliğimiz bu ülkeyi, bu milleti adeta nasıl bir dönüşüm, değişime tabii tutulur bunu gösterecektir. Ben buna inanıyorum. Anayasa değişikliğiyle milletvekili seçilme yaşı 18'e indi. Uyum yasalarıyla seçimle gelinen diğer görevler için de aynı düzenleme yapılacak. Partimizin merkez karar ve yürütme kuruluna gençlerimizin temsilcilerini alarak, bu konudaki samimiyetimizi ortaya koyduğumuza inanıyorum. Seçimlerde de aynı şekilde gençlerimize fırsat vereceğimizi buradan ilan ediyorum. Gençlerimizin de kendilerini her alanda en iyi şekilde yetiştirerek, bu güvene, bu itimada layık olacaklarına yürekten inanıyorum. Onun için Ensar Vakfı, onun için benzer diğer bütün sivil toplum kuruluşlarımız bu konuda adeta bir rekabet içerisinde olmalı. Hem ilim hem irfan hem ahlak abidesi bir nesil inşallah ortaya koymak suretiyle bu vatanı, bu milleti o gençliğe temsil ve o gençlik de inşallah parlamentoda en ideal şekilde bu temsil görevini yerine getirecektir. Ben buna da inanıyorum." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 16 Nisan'daki halk oylaması ile yeni bir yönetim sistemine geçme konusundaki kararını verdiğini vurgulayarak "Ülkemiz için çok önemli bir değişimi ifade eden bu yeni dönem, bizim sorumluluğumuzu artırmış, başarı çıtamızı daha da yukarıya taşımıştır. Bir yandan asli görevimiz olan yeni nesilleri inancıyla, tarihiyle, kültürüyle barışık olarak yetiştirme faaliyetimizi sürdürürken, diğer yandan da ülkemizin geleceğiyle ilgili diğer sorumluluklarımızı yerine getireceğiz. Milletimizin ve umudunu bize bağlamış kardeşlerimizin beklentilerini boşa çıkarmamak için hep birlikte daha fazla çalışacağız. Durmak yok, yola devam diyeceğiz. Rabbim bu çabalarımızda bizlere yardımcı olsun." diyerek sözlerini tamamlandı.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.